SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L İMAN

<< 52 >>

باب: قول النبي صلى الله عليه وسلم: (الدين النصحية: لله ولرسوله ولأئمة المسلمين وعامتهم).

42. Nebi s.a.v. İn "Din, Allah'a, Resulüne, Müslümanların Yöneticilerine Ve Tüm Müslümanlara Nasihattir Sözü

 

-وقوله تعالى: {إذا نصحوا لله ورسوله} /التوبة: 91/.

Yüce Allah da şöyle buyurmuştur: "Allah'a ve Resûlü'ne karşı samimi (bağlı) olurlarsa.[Tevbe 91]

 

حدثنا مسدد قال: حدثنا يحيى، عن إسماعيل قال: حدثني قيس بن أبي حازم، عن جرير بن عبد الله قال:

 بايعت رسول الله صلى الله عليه وسلم على إقام الصلاة، وإيتاء الزكاة، والنصح لكل مسلم.

 

[-57-] Cerir bin Abdullah'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e  namaz kılmak, zekat vermek ve her müslümana (karşı) hayırhah olmak üzere biat ettim.

 

Tekrar: 524, 1401, 2714, 2715, 7204

 

 

AÇIKLAMA:     Din nasihattir": Bu söz mübalağa olarak kabul edilebilir. Burada kasdedilen "Dinin büyük kısmı hayırhahlıktır, nasihattir," anlamıdır. Nitekim "Hac Arafattır" hadisi de böyledir. Bu söz ilk anda anlaşıldığı şekilde de kabul edilebilir. Çünkü kişinin ihlasla yapmadığı, içinden gelerek samimiyetle davranmadığı hiçbir şey dinden sayılmaz.

 

el-Mâzirî şöyle demiştir: Nasihat sözcüğü aslında balı süzmek anlamına gelir. Nitekim halis olan şey hakkında bu sözcük kullanılır. Yahut da bu söz ip ile bir şeyi dikmek anlamına gelir. Bunun anlamı İğnenin yırtılan yerleri bir araya getirmesi gibi, kişinin kardeşinin dağınıklığını nasihatla toparlamasıdır. "Tevbe-i Nasuh" da böyledir. Günah dini yırtmakta, tevbe de onu dikmektedir."

 

Hattâbî ise şöyle demiştir: "Nasihat", pek çok anlama gelen bir sözcüktür. Anlamı, nasihatta bulunulan kişinin kısmetinin bolluğu ve avamî tabiriyle şanslı olması ile ilgilidir. Bu kelime çok özlü bir kelimedir. Hatta sözler İçinde bu kelime kadar özlüsü yoktur.

 

Bu hadis hakkında da "dinin dörtte biri" denilmiştir. Bunu dört hadisten biri kabul edenler arasında Muhammed b. Eşlem et-Tusî'nin olduğu bilinmektedir.

 

Nevevî ise bu konuda şöyle der: Hatta bu hadis tek başına dinin bütün amaçlarını gerçekleştirmektedir. Çünkü din hadiste zikredilen hususlardan iba­rettir:

 

Allah için hayırhah olmak, nasihatta bulunmak", O'nu layık olduğu sıfatlarla nitelemek, iç ve dış ile O'na boyun eğmek, O'na itaat etmek suretiyle O'nun sevdiği şeylere rağbet göstermek, günahları terk etmek suretiyle O'nun öfkelen­diği şeylerden uzak durmak, O'na isyan edenleri döndürmek için cihad etmektir.

 

Allah'ın kitabı için nasihatta bulunmak", onu öğrenmek, öğretmek, hakkıyla okumak, güzel bir biçimde yazmak, anlamını kavramaya çalışmak, çizdiği sınır­ları ezberlemek, içindekilerle amel etmek, onu geçersiz kılmaya çalışanlara karşı onu savunmaktır.

 

Allah'ın Resulü için nasihatta bulunmak, hayırhah olmak", onu yüceltmek, hayatta iken de öldükten sonra da ona (onun davasına) sahip çıkıp yardım et­mek, öğrenmek ve öğretmek suretiyle sünnetini ihya etmek, sözlerine ve fiillerine uymak, onu ve ona uyanları sevmektir.

 

"Müslümanların yöneticilerine nasihatta bulunmak, hayırhah olmak", yerine getirmek zorunda oldukları görevde onlara yardımcı olmak, gaflet etmeleri du­rumunda onları uyarmak, bir hata yaptıklarında kusurlarını gidermek, insanları onun yönetiminde birleştirmek, emiru'l-mü'minine nefret besleyenlere karşı çık­mak, onların bu tavırlarını reddetmek. Onlara karşı en büyük hayırhahhk, na­sihatta bulunmak, onları en güzel bir yolla haksızlık yapmaktan uzaklaştırmaktır.

 

Müctehid imamlar da "Müslümanların imamları (yöneticileri)" kavramının kapsamına girmektedir. Onlara karşı hayırhah olmak da; ilimlerini yaymak, ha­yat hikayelerini anlatmak, onlara karşı hüsnü zanda bulunmaktır.

 

"Tüm Müslümanlara hayırhah olmak", onlara şefkatli olmak, yararlı olacak şeyler yapmak, onlara kendileri için yararlı şeyler öğretmek, eziyet etmemek, kendisi için İstediğini onlar için de istemek, kendisi için çirkin gördüğü şeyi onlar için de çirkin görmektir.

 

Bu hadisten çıkan diğer bir sonuç da şudur: Nasihat’a din ismi verildiğinden amele de din denilir. Buhârî de İman kita­bının büyük bölümünü bu anlayışa dayandırmıştır.

 

Nebi s.a.v.’e bey'at ettim": Kadı İyaz şöyle demiştir: "Namaz ve zekat çok bilindiğinden yalnızca onlar zikredilmiş, oruç ve diğer ameller zikredilmemiştir. Çünkü onlar işitip itaat etme kapsamına dahildir."